Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde, özellikle II. Abdülhamit'in saltanatı sırasında yaşanan "Sivaslı Er Halim" olayı, tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Bu olay, Rusların Balkanlardan Osmanlı topraklarına yönelik yaptığı baskılar sırasında meydana gelmiştir. Ruslar, Osmanlı'dan toprak kazanarak Anadolu'da kendi hakimiyetlerini kurmayı amaçlayarak, kendi komutanlarını yerleştirmiştir. Bunlardan biri de, sert tutumları ve zalimliği ile tanınan Rus Konsolosu Rostkovski'dir. Bu konsolos, Türk askerlerinin kendisini selamlamasını zorunlu kılarken, Osmanlı Devleti'nin askerine sahip çıkmakta yetersiz kalması nedeniyle, Türk askerleri bu dayatmalara uymak zorunda kalmıştır.
Sivaslı Er Halim Olayın Patlak Vermesi
Günlerden bir gün, sivil kıyafetle gezen Rostkovski, kendisini tanımayan bir Türk askerinin selam vermemesi üzerine sinirlenerek, aracından inip "Sivaslı Er Halim" olarak bilinen askere küfürler etmeye başlamıştır. Bu duruma daha fazla dayanamayarak tüfeğini doğrultan Halim, konsolosu vurarak cevap vermiştir. Bu olayın ardından süreç oldukça trajik bir hal alır; Halim, Türk askeri olarak kendi onurunu koruduğu için şimdi mahkemede yargılanmakla karşı karşıyadır.
Mahkeme Süreci ve Cezalar
Er Halim ve nöbet arkadaşı Er Abbas, mahkemeye çıkarılır. Dört gün süren bu yargılama sonunda askeri mahkeme, Er Halim ve Er Abbas'a idam cezası vermiştir. O dönemde mahkemeye katip olarak görev yapan Enver Paşa, hatıra defterine "mahkemeden beklenti on yıl hapis beklentisiydi" notunu düşmüştür. Ancak Türk askeri, vatanını korumak için verdiği bu mücadele sonucunda idama mahkum edilirken, konsolosun ailesine rekor seviyede bir tazminat ödemesi kararlaştırılmıştır. Bugünün parasıyla yaklaşık 1.5 milyon dolar değerinde bir tazminat, Rus konsolosunun ailesine ödenecektir. Bu durum, Türk askerinin kendi vatanının askeri mahkemesi tarafından cezalandırılmasının yanı sıra, gururlarını zedeleyen bir sonuç olmuştur.
Padişahın Tutumu ve Sonuçları
II. Abdülhamit, verilen idam kararlarının ve hapis cezalarının bozulmasını bekleyen bir toplumun lideri olarak, Rostkovski'nin davranışlarını görmezden gelmiştir. Bu olaylar sırasında konsolosun sivil olduğu gerçeği, askerlerin yazdığı af dilekçesinin reddedilmesine mal olmuştur. Abdülhamit, bu süreçte 26 Osmanlı vatandaşının ölümüne neden olacak olan Belçikalı Edward'a ise önem vermiş ve onu hapiste bir süre tuttuktan sonra serbest bırakmıştır. Nitekim Abdülhamit’in tepkisizliği, ilerleyen süreçte kendisine yönelik suikast girişimlerine gebelikle sonuçlanmış, bu da onun yönetime dair zayıflıklarını daha da belirgin hale getirmiştir.