İsrail'in Suriye'nin güneyinde Dürziler ile Bedevi Araplar arasındaki çatışmalara müdahale bahane edilerek Suriye hükümeti ve ordusuna yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, İsrail’in saldırgan tutumunu bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Bu durum, bölgedeki huzursuzluğun artmasına sebep olurken, uluslararası hukuk kurallarının hiçe sayılması da büyük bir endişe kaynağı haline geldi.
TBMM Genel Kurulu'ndan Sert Tepki
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, yaşanan bu saldırılara karşı harekete geçerek, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırılarına karşı bir tezkere kabul etti. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un imzasını taşıyan bu tezkere, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik destekleyici tutumunu da açıkladı. Tezkerede, İsrail’in hukuk tanımaz tutumunun bir kez daha vurgulandığı gözlemlendi.
Tezkerede, İsrail’in Suriye’deki yaşanan çatışmalara çıkarcı bir şekilde müdahale ettiği, bu durumun da bölgesel barışı tehdit ettiği belirtildi. Gazze ve Filistin topraklarındaki devam eden çatışmaların yanı sıra, Suriye'nin başkenti Şam’ın hedef alınması, İsrail’in geniş çaplı bir çatışma stratejisi izlediğini ortaya koyuyor. Bu durum, uluslararası toplum açısından endişe verici bir tablo oluşturuyor.
İsrail'in Hukuk Tanımazlığı ve Sonuçları
İsrail’in, uluslararası hukuku ihlal eden eylemleri son yıllarda daha da artmış durumda. Bu tür saldırılar, hem Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit ederken hem de Filistin halkına karşı devam eden soykırımların gözlerden uzaklaşmasına zemin hazırlıyor. Her ne kadar uluslararası toplumun bazı kesimlerinden tepki gelse de, genel olarak etkisiz bir sessizlik hakim olması, İsrail’in bu saldırgan tavrını cesaretlendiriyor.
Bu durumu değerlendirirken, Suriye başta olmak üzere bölgedeki siyasi istikrarın sağlanması adına mühüm adımların atılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Eğer bu saldırganlığa karşı tüm dünyadan güçlü bir tepki gelmezse, hem bölgesel barış hem de dünya genelinde güvenlik çıkmaza girebilir.
Suriye'nin Egemenliği ve Türkiye'nin Duruşu
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini desteklediğini bir kez daha dile getirdi. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de Suriye halkının yanında olduğunu vurgulayarak, her türlü saldırıya karşı çıkacağını ifade etti. Suriye’deki barış ve istikrarın sadece bölge için değil, aynı zamanda dünya için de olumlu sonuçlar doğuracağı düşünülüyor.
Bu bağlamda, Türkiye’nin güçlü duruşunun önemini koruduğu ve Suriye’ye yönelik alçak saldırıları en sert şekilde kınadığı belirtiliyor. Sadece Suriye değil, bölgedeki tüm ülkelerin huzurunu korumanın kritik olduğu, bu tür saldırıların ise yalnızca bela ve kargaşa getireceği ifade edildi.
Uluslararası Topluma Çağrı
Türkiye, bölgedeki huzur ve istikrarı sağlamak için uluslararası toplumu etkili ve kararlı bir şekilde harekete geçirmeye çağırdı. Bugüne kadar süregelen sessizliğin bir an önce sona ermesi gerektiği vurgulanarak, uluslararası hukuka saygılı, tutarlı önlemlerin alınması gerektiği ifade edildi. Özellikle, İsrail’in saldırılarının durdurulması için uluslararası siyasetin etkin rol oynaması gerektiği düşünülüyor.
Türkiye, bölgede yaşanan krizin derinleşmemesi ve dünya barışının korunabilmesi için gereken tüm çabayı göstereceğini belirtti. Bu bağlamda, alınan kararların Resmî Gazete’de yayımlanması hususunun Genel Kurul tarafından onaylanması gerektiği de açıkça ifade edildi.