İklim Kanunu, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın uzun süre boyunca üzerinde çalıştığı bu yasayla birlikte iklim değişikliği nedeniyle yaşanan krizlerin önüne geçilmesi amaçlanıyor. Enerji, sanayi ve ulaştırma gibi önemli sektörleri etkileyen düzenlemeler içeren bu kanun, ayrıca altyapı, tarım, hayvancılık, yeşil alanlar ve su kaynakları gibi birçok alanı doğrudan ilgilendiriyor. İklim Kanunu, çevreye zarar veren birçok sektörü çevre dostu bir yapıya kavuşturmayı hedefliyor.
İklim Kanununun Kapsamı
İklim Kanunu, Türkiye'nin hayata geçirdiği ilk iklim odaklı yasal düzenleme olma özelliğine sahip. Bu yeni düzenleme, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en aza indirmek ve şehirleri ile sektörleri bu krize karşı daha dayanıklı hale getirmek amacıyla gerekli adımların atılmasını sağlıyor. Yeni yasal düzenleme ile birlikte, su ve gıda güvenliğinin artırılması için alınacak tedbirler de açık bir şekilde yasal çerçeveye oturtuluyor. Buna ek olarak, her ilde vali başkanlığında, ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinin yer alacağı İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu oluşturulacak. Bu kurullar, iklim değişikliği ile ilgili yerel stratejilerin geliştirilmesine katkıda bulunacak.
Yerel Yönetimlerin Rolü
Yeni İklim Kanunu kapsamında, her ilde özel eylem planları hazırlanacak. Her ilin özel şartları göz önünde bulundurularak bu planlar, ilgili yerel kuruluşların katılımıyla oluşturulacak. İlgili kurumlar, en geç 31 Aralık 2027 tarihine kadar kendi iklim değişikliği politikalarıyla uyumlu strateji ve eylem planlarını tamamlayacaklar. Bu durum, yerel düzeyde iklim değişikliği ile ilgili daha etkili önlemlerin alınabilmesi için kritik bir aşama olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, bu tür yerel planlar, iklim değişikliğinin etkilerine karşı daha hızlı ve etkili yanıt verilmesini sağlayacaktır.
Teknolojik İyileştirmeler ve Temiz Enerji
Kanun, çevresel etkilere daha az duyarlı bir ekonomik yapı oluşturmak amacıyla enerji, sanayi ve ulaştırma gibi kritik sektörlerde yenilikçi ve temiz teknolojilerin kullanımını teşvik ediyor. Bu bağlamda, hidrojen teknolojisi gibi yenilikçi çözümler geliştirilerek, kamu ve özel sektör işbirliği ile bu teknolojilerin daha yaygın bir biçimde kullanılması hedefleniyor. Ayrıca, bu bağlamda atılacak adımlar, hem ekonomik verimliliği artıracak hem de iklime duyarlı bir üretim modeli oluşturulmasını sağlayacaktır. Böylece, sanayi tesisleri daha temiz ve daha rekabetçi üretim imkanlarına kavuşabilecekler.
İklim Değişikliği ile Mücadelede Stratejiler
Kanunun bir diğer önemli maddesi, iklim değişikliğine bağlı afetlerin neden olduğu zararları azaltmaya yönelik stratejiler geliştirmeyi hedefliyor. Bu nedenle, risk değerlendirme, izleme ve erken uyarı sistemleri gibi yöntemler, entegre afet yönetimi çerçevesinde geliştirilecek. Ayrıca, su ve arazi yönetimini etkili bir şekilde sağlamak için de yerel düzeyde özel stratejiler belirlenerek, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmeye yönelik çalışmalar yapılacak. Bu bağlamda, denizel ve karasal korunan alanların niteliği artırılacak ve arazilerin tahribatı önlenecektir.
Farkındalık Oluşturma Çabaları
Kamuoyunun iklim değişikliğine dair daha bilinçli hale gelmesi amacıyla eğitim ve bilinçlendirme programları düzenlenecek. Tüm eğitim düzeylerinde müfredatlar gözden geçirilecek ve yeşil iş gücünün yetiştirilmesi konusunda gerekli adımlar atılacak. Bu süreç, toplumun iklim değişikliğiyle ilgili etkileri konusunda daha duyarlı bir hale gelmesine katkıda bulunacak. Eğitim çalışmalarının, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu ile koordineli bir şekilde yürütülmesi planlanıyor.
Finansal Reformlar ve Emisyon Yönetimi
Türkiye Yeşil Taksonomisi, çevre dostu yatırımları teşvik ederek uluslararası finans akışlarını hızlandırmayı amaçlıyor. Ayrıca, iklim değişikliğiyle mücadelede yeni bir emisyon ticaret sistemi de hayata geçirilecek. Bu sistem, sera gazı emisyonlarının maliyet etkin bir şekilde azaltılmasını sağlayarak sanayinin daha temiz ve verimli üretim yapmasının önünü açacak. Böylece, iklim değişikliği ile mücadele sürecinde önemli bir adım atılmış olacak.
Sonuç ve Beklentiler
İklim Kanunu, sadece ekonomik veya ticari bir düzenleme değil, aynı zamanda çevresel, sosyal ve sağlık alanlarına yönelik de önemli düzenlemeler içermektedir. Aksine, tarımsal faaliyetleri sınırlandırma yerine organik tarımı ve hayvancılığı desteklemeyi amaçlayan bir yaklaşım benimsemiştir. Bu bağlamda, vatandaşlardan vergi alınmasına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemekte, kömür ve petrol kullanımının kaldırılması gibi iddialar ise gerçeği yansıtmamaktadır. İklim Kanunu, doğanın korunmasını ve gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakmayı hedefleyen kapsamlı bir düzenleme olarak öne çıkıyor.
