Suriye'nin devrik lideri Beşar Esad yönetiminin muhaliflere karşı yürüttüğü insan hakları ihlalleri ile öne çıkan Sednaya Hapishanesi, bir kez daha gündeme geldi. Söz konusu cezaevinde işlenmiş suçlarla bağlantılı olarak General Akram Selum Abdullah'ın yakalanması, dünya genelinde yankı uyandırdı. Suriye İçişleri Bakanlığı, Abdullah'ın istihbarat bilgileri doğrultusunda bulunduğu yerin tespit edilip, operasyon sonucunda gözaltına alındığını açıkladı.
İşkence Şebekesi ve İnsan Hakları İhlalleri
Sednaya Hapishanesi, Suriye'deki iç savaşın başlangıcından bu yana muhaliflere uygulanan sistematik insan hakları ihlalleriyle anılmaktadır. Rejim güçleri tarafından tutulan binlerce kişi, bu cezaevinde acımasızca işkencelere maruz kalmış ve büyük bir kısmı sessizce öldürülmüştür. Uluslararası insan hakları örgütleri, Esad hükümetinin burada "toplu infazlar" gerçekleştirdiğini ve mahkumları insanlık dışı koşullarda tuttuğunu belirtiyor. Ayrıca, hapisanedeki yeterli gıda, su ve tıbbi kaynakların bile olmadığını vurgulayan raporlar, durumu daha da vahim hale getiriyor.
Kırmızı ve Beyaz Binalar
Cezaevinde iki farklı yapı bulunmaktadır: "kırmızı bina" ve "beyaz bina". Kırmızı binada çoğunlukla siviller barındırılmakta, beyaz binada ise rejime muhalif oldukları düşünülen askeri personel yer almaktadır. Bu iki yapı, tutulan kişilerin koşullarının ve maruz kaldıkları muamelenin çeşitliliğini ortaya koymaktadır. Her iki bina da çeşitli işkence yöntemleriyle tanınmakta ve tutukluların hayatı boyunca travmalar yaşamasına sebep olmaktadır. Tutsaklar, bu binalarda adaletin olmadığı bir sistemle karşı karşıya kalmakta ve çoğu zaman adaletsiz yargılamaların ardından buraya ulaşmaktadır.
İşkence Uygulamaları Öne Çıkıyor
Eski tutuklular, Sednaya'ya getirilirken, "hoş geldin partisi" adı altında uygulanan şiddetli işkencelere maruz kaldıklarını ifade ediyorlar. Genel olarak 50 ila 60 kişinin bulunduğu beyaz kamyonlardan indirilirken, gözleri bağlı olan tutsaklar, gardiyanlar tarafından acımasız bir şekilde dövülmekte ve tüm eşyaları alınmaktadır. Bu süreç, tutsakların yeni bir hayata başlamadan önceki ilk deneyimleri arasında en travmatik olanıdır. İşkenceye uğrayanlar, bazı arkadaşlarının bu uygulama sırasında hayatını kaybettiğini bildirmektedir.
İnfaz Süreci ve Yargısız İdamlar
Sednaya'da infaz süreci oldukça gizli ve insanlık dışıdır. Tutsaklar, genellikle süratle yapılan yargılamaların ardından ölüm cezasına çarptırılır ve bu infazlar "toplu idam" adı verilen yöntemlerle gerçekleştirilir. İnfazlar sırasında, hedef alınan mahkumların gözleri bağlı olup, kendilerine ölüm cezasına çarptırılacakları yalnızca birkaç dakika önce ulaştırılmaktadır. Uzun yıllar boyunca süregelen bu sistematik enfaz uygulamaları, insanlığın vicdanını sarsacak kadar ağır bir suç teşkil etmektedir. Her hafta veya her iki haftada bir, bu uygulama kapsamında yaklaşık 50 kişi idam edilmektedir.
Cenazelerin Akıbeti
İnfazdan sonra kurbanların cesetleri, genellikle kayıt altına alınarak, çeşitli hastanelere ve morglara taşınmaktadır. Burada, ölüm belgelerinde genellikle kalp veya solunum yetmezliği gibi yan etkenler yazılmakta, sonrasında ise cesetler gizli mezarlara gönderilmektedir. Bu mezarların yerleri genellikle halktan gizli tutulmaktadır ve Suveyda ile Şam arasındaki bölgelerde yer almaktadır. Böylece, Sednaya'da gerçekleştirilen infazların ve işkencelerin izleri silinmeye çalışılmaktadır. Bu durum, uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından sürekli denetim altına alınmakta ve konuya dair daha fazla bilgi elde edilmesi amacıyla çabalar sürmektedir.