Uzmanlar, küresel ekonomiye ve Türkiye içindeki piyasa dinamiklerine dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Borsa'da %50'ye kadar bir yükseliş beklentisinde bulunduklarını dile getiren uzmanlar, özellikle altın ve döviz konularında kritik uyarılarda yer aldı. Küresel ticaret savaşlarının yarattığı etki ile birlikte, iç piyasada borsa, altın, döviz ve enflasyon rakamları gibi çok sayıda enstrümanın dalgalanma sergilediği gözlemleniyor. Borsa İstanbul, son zamanlarda dip seviyelerden bankacılık hisseleri ile toparlanma sinyalleri vermeye başladı. Dolar ve Euro'da ise sınırlı hareketlilik mevcut.
Küresel Piyasalardaki Etkiler
Küresel ekonomik durgunluk ve ticaret savaşları, piyasalarda belirsizliği artırırken, farklı varlık sınıfları arasındaki ilişki de derinleşiyor. Dolar ve Euro tarafında yaşanan sınırlı hareketler, yatırımcıların kaygılarını artırıyor ve bu durum piyasalarda dalgalanmalara yol açıyor. Altın fiyatları, global etkiler ile rekor seviyelere ulaştı ancak sonrasında yaşanan düzeltme hareketleri ile belirsiz bir seyir izliyor. Bunun yanında, yatırımcıların ilgisini çeken gümüş, zirve fiyatlardan sert düşüş yaşadı ve toparlanma çabasında. Uzmanlar, borsa, döviz ve diğer yatırım araçları hakkında önemli içgörülerde bulunarak, piyasaların yönünü hangi etkenlerin belirleyeceğinin altını çiziyorlar.
Bankacılık Hisselerine Dikkat
Hedef Portföy Fon Yönetimi Direktörü İlkay Öztürk, bankacılık hisselerinde yaşanan durgunluğun enflasyon belirsizliğinden kaynaklandığını belirtti. Piyasa, Türkiye Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indirimlerine beklenenden daha yavaş geçiş yapabileceğine dair algının oluştuğunu ve bunun bankaların kârlılığı üzerinde olumsuz yansımaları olacağını öngörüyor. Açıklanan güçlü finansal sonuçların aynı hızda fiyatlamaya yansımadığını söyleyen Öztürk, dönemin sonu ve pozisyon ayarlamaları ile yabancı satışlarının etkisinin de hisseleri baskıladığını ifade etti. Kısa vadede döviz kurlarında ani yükselişlerin beklenmediği, bunun yerine dalgalı bir seyir öngörülüyor.
Fon Yönetimindeki Artış ve Riskler
Öztürk, portföy yönetimi şirketlerinin sayısının artmasıyla birlikte fon çeşitliliğinin de yükseldiğine dikkat çekti. Nitelikli yatırımcılar için sunulan bazı fonlar, daha konsantre pozisyonlar alabilmekte ve bu durum, piyasalarda ani fiyat hareketlerine yol açabilmektedir. Bu yüzden yatırımcıların, sadece fonların getirilerine değil, aynı zamanda yönetim ekiplerinin deneyimlerine, kurumsal yapılarına ve risk yönetimi süreçlerine de dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) düzenli raporlarını ve kamuoyuna açık bilgileri takip etmenin önemine değindi.
Yüksek Reel Faizler ve Riskli Varlıklar
Öztürk, sıkı para politikasının başlaması ile birlikte yüksek reel faizlerin TL varlıkların cazibesini artırdığını ifade etti. Yatırımcıların, riskli varlıklarda yaşanan yükselişler hedef fiyata ulaşsa bile bu durumun kalıcı bir etki yarattığını düşünmüyor. Bununla birlikte, para piyasası şemsiye fonlarının son 12 ayda %55 gibi yüksek getiriler sağlarken, hisse senedi şemsiye fonlarının yıllık getirilerinin %30 seviyelerinde kalmasının önemli olduğunu belirtti. Yatırımcılar, iç talep ve piyasa koşullarının iyileşmesiyle birlikte enflasyon düşerse, Borsa İstanbul’un son iki yıldaki geride kalmışlığını kapatacağını düşünüyor.
Doğrudan Yatırım Girişleri
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in yurt dışındaki yatırım temaslarına da değinilerek, 2025’in ilk yarısında 10-11 milyar dolar değerinde doğrudan yatırım girişi sağlandığı belirtilmiştir. Ancak, gelen yatırımın çoğunluğunun mevcut şirketlere ortaklık, enerji ve altyapı projeleri yanı sıra gayrimenkul gibi alanlarla sınırlı kaldığına dikkat çekildi. Yabancı yatırımcıların, piyasanın daha sağlıklı hale gelmesi için belirli hedeflere ulaşmasını beklediği aktarılırken, hukuki ve jeopolitik belirsizliklerin yatırımlar üzerindeki etkileri de ele alındı. Bu nedenle, yatırımcıların dikkatli ve seçici olmaları önerildi.
Bankaların Satış İhtimalleri ve Piyasa Tepkisi
Bankaların satışına dair ortaya atılan iddiaların çoğunun henüz spekülasyondan ibaret olduğu ifade edildi. Kimlerin alıcı olacağı, hangi oranlarda hisse satın alınacağı ve sürecin ne aşamada gelişeceği konularının belirsizliği nedeniyle piyasanın somut bir tepki vermediği belirtildi. Özellikle Borsa İstanbul'da yabancı kaynaklı satış baskıları sürerken, haber akışlarının fiyatlar üzerinde kalıcı bir etki yaratmadığı kaydedildi. Piyasa şu anda, somut sözleşmeler ve resmi açıklamalar olmadan hareket etmekte çekimser davranıyor.
Altın Yatırımına İlişkin Görüşler
Öztürk, altın fiyatlarındaki dalgalanmanın yüksek jeopolitik risklerden, gerileyen reel faizlerden ve merkez bankalarının alım iştahından kaynaklandığını belirtti. Bu karmaşık durum, fiyatların düz bir şekilde yükselmesini beklemeyi oldukça zor hale getiriyor. 1970’lerin sonunda yaşanan parasal genişleme ile stagflasyon durumu örnek alındığında, teorik olarak çok daha yüksek ons fiyatlarının mümkün olduğu vurgulandı. Öztürk, 2026 yıl sonu için altın fiyatlarının baz senaryoda 5 bin dolar, kötü senaryoda ise 6 bin dolar seviyelerinde olabileceğini öngördüğünü açıkladı.
Borsa İstanbul’un Geleceği
Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş, banka kârlarının özellikle faiz indirimlerinin etkisiyle 3’üncü çeyrekten itibaren yükselmesini beklediklerini ifade etti. Ekim ayı enflasyonun ardından banka hisselerinde bir hareketlenme olabileceği öngörülüyor. Demirtaş, baskı altında kalmaya devam eden TL varlıklar konusunda yatırımcıların dikkatli olması gerektiğini vurguladı. Yüksek yatırımların gelmeye devam edeceği tahmin ediliyor. Son dönemde globale yayılan belirsizlikler ve artan dikkat düzeyi, Borsa İstanbul'un hedefi itibarıyla olumlu bir hava yaratıyor; şu anki endekste %50’ye kadar yükseliş bekleniyor.
