Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, son dönemdeki ekonomik verilerin olumlu seyrine dair açıklamalarda bulundu. Bakan Şimşek, risk primindeki (CDS) ve borçlanma maliyetlerindeki düşüşlerin, hükümetin kararlı ve istikrarlı tutumunun sonuçlarını gösterdiğini ifade etti. Yapılan değerlendirmenin, makroekonomik göstergelerdeki olumlu gelişmeleri yansıttığını belirten Şimşek, Türkiye'nin ekonomi politikalarının verimli bir şekilde ilerlediğini vurguladı.
Küresel Koşullar ve İhracatın Direnci
Bakan Şimşek, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalarda, dünya genelindeki zorlu ekonomik koşullara karşın Türkiye'nin ihracat performansının güçlü kaldığını dile getirdi. Küresel piyasalardaki değişimlerin, Türkiye’nin ihracatını olumsuz etkilemediğini ve bu alandaki direncin sürdüğünü belirtti. Ayrıca, cari açığın, önceden yapılan öngörüler doğrultusunda ilerlediğini ve kontrol altında tutulduğunu ifade eden Bakan, bu durumun doğrudan ekonomi uygulamalarının bir yansıması olduğunu kaydetti.
Risk Primi ve Borçlanma Maliyetlerindeki Düşüş
Bakan Şimşek, özellikle nisan ayında 381 baz puana kadar çıkan risk priminin, haziran ayı itibarıyla 283 baz puana gerilemesinin önemine dikkat çekti. Bu düşüşün, Türkiye'nin finansal istikrarına işaret ettiğini belirten Şimşek, ekonomik politikaların sağlam bir şekilde uygulandığını vurguladı. Ayrıca, iki yıllık gösterge tahvil faizinin yüzde 49'dan yüzde 40’ın altına inmesi, borçlanma maliyetlerindeki olumlu gelişmeyi ortaya koymakta. Bu tür veriler, yatırımcıların Türkiye’ye olan güveninin arttığını gösteriyor.
Dezenflasyon Süreci ve Gelecek Beklentileri
Maliye Bakanı, yurt içindeki finansal koşulların iyileşmesi konusunda umutlu olduklarını ifade etti. Dezenflasyon sürecinin başarılı bir şekilde sürdürüldüğünü belirten Bakan Şimşek, bu durumun daha da olumlu sonuçlar doğuracağına inandığını söyledi. Önümüzdeki dönemde finansal sistemin daha sağlam bir yapıya kavuşacağını belirten Şimşek, bu dönüşümün ekonomik büyümeye katkı sağlayacağına dikkat çekti. Bu şartlarda, hükümetin devam eden reform çabalarının ve kararlı duruşunun, Türkiye’nin ekonomik boyutunu daha da güçlendireceğini öngörmekteyiz.