Kaçak elektrikte önemli karar… Herkesin başına gelebilir… Yargıtay doğrusunu açıkladı

Türkiye’de özel sektör tarafından perakende satış işlemi gerçekleştirilen elektrikle ilgili davaya son noktayı Yargıtay koydu.

Türkiye'de özel sektör tarafından yürütülen elektrik satışlarıyla ilgili önemli bir dava Yargıtay tarafından sonuçlandırıldı. Şanlıurfa'daki davacı Mustafa Arslantatar, adına abonelik olmaksızın iki ayrı tutanak tutulmasıyla birlikte kaçak elektrik kullandığı iddialarıyla karşı karşıya kaldı ve konuyu Yargıtay'a taşıdı. İlk dereceli mahkeme, davacı olan Arslantatar’ın durumunu dikkate alarak Dicle Elektrik'in sunduğu kaçak elektrik kullanım iddialarını değerlendirme aşamasında hukuken hatalı bir işlem yapmış ve bu nedenle davayı reddetmişti.

İlk Derece Mahkemesinin Yanlış Kararına Tepki

Davacı Mustafa Arslantatar'ın açmış olduğu davada, mahkeme tarafından verilen karar, davalı şirketin ispat yükümlülüğünün olmadığına işaret ediyordu. Bu durum, genelde davanın gerekçesine şaşıran tarafların tepkilerine neden oldu. Mahkeme, sıkça karşılaşılan bir uygulama ile ispat yükünün davacıya ait olduğuna karar vererek davayı reddetti. Bu gelişme, davacının kafasında, adaletin nasıl tecelli edeceğine dair soru işaretleri oluşturdu ve birçok kişi için hukuk sisteminin işleyişi hakkında endişelere yol açtı.

Dicle Elektrik'in Savunması ve İddiaları

Dicle Elektrik, kaçak elektrik kullanımına dair sunduğu savunmada, kaçak elektrikle ilgili faturalara gerekli süre içinde itiraz edilmediğini ve tespitlerin yapıldığını öne sürdü. Şirket, tutulan tutanakların yanı sıra, kaçak kullanımları kanıtlayan fotoğrafların da mevcut olduğunu iddia etti. Dicle Elektrik’in bu delilleri, ilk mahkeme sürecinde oldukça önemli bir rol oynadı ve davanın seyri üzerinde etkili oldu. Ancak Yargıtay, bu tür delillerin değerlendirileceği noktada, ilk mahkeme kararının yanında bir hata yapıldığını tespit etti ve davanın reddedilmesini usulsüz buldu.

Yargıtay'ın Değerlendirmesi ve Sonuçları

Yargıtay, gerçekleştirdiği incelemenin ardından ispat yükünün davalı tarafta olduğunu belirtti ve ilk mahkeme tarafından yaşanan yanlış değerlendirmenin adalet sisteminde bir usul eksikliği yarattığına dikkat çekti. Yargıtay, temyiz başvurusunu kabul ederek davacı Mahkeme kararının kanun yararına bozulmasına karar verdi. Bu durumda, ilk derece mahkemesi tekrar karar verirken Yargıtay’ın uyarılarını dikkate almak zorunda. Eğer mahkeme, verdiği kararda direnirse, bu durum hukuki bağlamda bir tartışmaya yol açabilir ve sonraki aşamada farklı sonuçlar doğurabilir.

İlk Derece Mahkemelerin Yargıtay İle İlişkisi

Genel olarak, ilk derece mahkemelerinin, Yargıtay’ın tavsiye niteliğindeki kararlarına uyum gösterdiği gözlemleniyor. Bu durum, hukukun üstünlüğü ilkesinin bir gereği olarak değerlendirilse de, her davada farklı sonuçlar doğurabilir. Yargıtay’ın iptal kararlarının ardından mahkemelerin alacağı tutum, gelecekte benzer davaların seyrini etkileme potansiyeli taşımaktadır. Dolayısıyla, bu tür davalarda hukuki süreçlerin doğru bir şekilde yürütülmesi, tüm tarafların adalet duygusunu tatmin edecek şekilde önemli bir konu olarak öne çıkıyor.

İLGİLİ HABERLER